Söze nasıl başlayacağımı bilemiyorum doğrusu...
Çünkü Naim Süleymanoğlu öyle sıradan bir halterci, hele ki sıradan bir insan hiç değil.
O, halkı için savaşmış tarihin en büyük halk savaşçılarından birisi...
Naim Süleymanoğlu daha 16-17 yaşlarında, "Bulgarlar bu yaptıklarının bedelini çok ağır ödeyecek." demiş ve bunun bedelini 21-22 yaşındayken Bulgaristan'a ödetmeyi başarmış, intikamını çok ağır bir şekilde almıştır.Onun sayesinde Bulgar zulmü sona ermiş ve Bulgaristan'daki sosyalist rejim sona ermiştir.
Nasıl mı:?
Bunun cevabı yazımın devamında ve sonunda yer alıyor.
8 Aralık'ta filmi ben de izledim.Ve iki sahnesinde ağlama noktasına geldim.Birincisi annesiyle vedalaştığı sahne, ikincisi annesiyle kavuştuğu sahne.Daha sonraları, birinin sinema salonundayken çekip Youtube'a koyduğu son sahneyi her izleyişimde ağlamaya başladım.Çünkü filmde kendimi buldum. Filmde kendimi buldum çünkü ben de Bulgaristanlıyım.
7 Ocak 1990'da Bulgaristan'da doğduğumu daha önce söylemiştim.Ben doğduktan 2,5 ay sonra Türkiye'ye göç etmişiz.Filmde anlatılan 1984 ile 1989 arasında Bulgaristan'da yapılan zulümleri küçüklüğümden beri ailemden, akrabalarımdan ve diğer göçmenlerden hep dinlemişimdir. Şimdi size Naim Süleymanoğlu'nun Bulgaristan Türkleri için nasıl bir milli kahraman niteliğinde olduğunu anlatıp filmin değerlendirmesini yapacağım.
Naim Süleymanoğlu Bulgaristan'daki kendi Türk milleti ve Tüm Türk milleti için kendi şahsi yaşantısından bile taviz vermiş hatta 10 yaşından 20'li yaşların başlarına kadar hiç bayram kutlayamamış birisidir.Çünkü 10 yaşından, Türkiye'ye iltica edene kadar olan dönemde, sırf halter konusunda çalışmak için yatılı okulda kalmıştır.
Şimdi buraya dikkat:
1984 Aralık'ında Bulgaristan parlementosu, daha önceleri zaman zaman Türklere yaptıkları asimilasyon çalışmalarına hız vermek için bazı kararlar alır.Örneğin bu kararlar arasında Türkçe isimlerin yasaklanması da vardır.Naim Süleymanoğlu'nun adını da "Naum Şalamanov" olarak değiştirirler.
Eeee, siz adamın adını alırsanız o da bunun intikamını sizden alır.
Türklere yönelik alınan kararlar gereği Türkçe konuşulması, Türk geleneksel kıyafetleri, başörtüsü, Müslüman din adamlarının sarık takması, Türk ve Müslüman isimleri, Türklerin kendi aralarında bayramlaşmaları yasaklanmış.Türklerin mezar taşlarındaki isimler bile polisler tarafından kazınmıştır.
Hatta 1984'te Kırcaali sınırları içerisinde bazı Türkler, Bulgarların asimilasyon politikasına karşı düzenlenen protestolar sırasında katledildiler.Bu katliam sırasında 17 aylık Türkan bebek de katledilmiştir.Türkan bebek (Türkan Feyzullah) Bulgaristan Türkleri'nin yani bizim birer saimgemiz olmuştur ve her yıl mezarı başında, bu katliam ve Türkan bebek Türkiye'den giden milletvekilleri, önemli dernekler (göçmen dernekleri), Bulgaristan'daki en önemli yani en güçlü Türk partisinin (Hak ve Özgürlükler Hareketi(HÖH)/Bulgarcası: Движение за права и свободи (Okunuşu:Dviženie za Prava i Svobodi), kısaca ДПС (Okunuşu:DPS) ) mensupları tarafından törenle anılmaktadır. Bulgar yönetiminin o dönem yaptığı bu asimilasyon çabası, onların tarihinde hiç silinmeyecek bir kara leke olarak durmaktadır ve günümüzün üzerinden 1000 sene dahi geçse hala kara leke olaqrak duracak, hiç silinmeyecektir.
Naim Süleymanoğlu uygun bir zaman bulunca uluslararası uzun bir maceradan saonra Türkiye'ye kaçar.
Ardından Naim Süleymanoğlu Türkiye'ye uluslararası halter yarışmalarında birçok başarı kazandırır ve maalesf her ölümün erken olduğu gibi o da 18 Kasım 2017'de vefat etti. Yani demem o ki O, halkının, Bulgaristan Türkleri'nin en büyük özgürlük savaşçısıydı, Bulgaristan Türkleri'ni kurtaran koca yürekli, Cep Herkülü'ydü. O, Bulgaristan'daki Türk halkını kurtarabilmek için hayatını ortaya koymuştu. Ve vefalı milleti onu unutmamış, hayatını anlatan, bu efsane Türk'ü anlatan efsane bir film yapmıştı...
İzlemeyenin çok şey kaçıracağı hatta hayatı kaçıracağı, izlerse hayatı yakalayıp, hayatının değişeceği, milleti için daha çok şey yapmaya karar vereceği bir film.
Şimdi siz de diyorsunuz ki : "Peki Naim Süleymanoğlu halkını nasıl kurtardı?" diye. Ve ben de size açıklıyorum.Üstelik sadece halkını kurtarmakla kalmadı Bulgaristan'daki sosyalist rejimin, hükümetin ve devlet başkanının acı sonunu da getirdi.Nasıl mı?
Şöyle ki :
1-Naim Süleymanoğlu Bulgaristan'da Türklere yapılan zulmü Birleşmiş Milletler'de tüm dünyaya duyurduktan üç ay sonra, uluslarası baskılara dayanamayan Bulgaristan, sınır kapılarını açtı ve 350.000 Türk anavatanları Türkiye'ye göç etti.Özellikle ABD ve İngiltere konuyla çok yakından ilgilendi.
2-Ülke ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayanan (ki günümüzde de ülke ekonomisi büyük ölçüde tarima dayanmaktadır) ve Türklerin ezici çoğunluğuna tarım sektörü dışında iş imkanı tanımayan Bulgaristan, 1989 Göçü'yle 350.000 Türk'ün, ardından da binlerce Türk'ün Türkiye'ye göç etmesiyle, yani ülke ekonomisini elinde tutan kesimi kaybetmesiyle tamamen çöktü.
3-Kendi ülkesi kendisi yüzünden karışan Todor Jivkov isimli diktatör devlet başkanı, ülkedeki baskılara daha fazla dayanamayara görevinden istifa etti ve bir süre sonra yargılanıp hapse atıldı.
4-SSCB ve diğer bazı sosyalist ülkeler kendsilerini kurtarabilmek için rejimlerinde esanekliğe ve ılımlı olmaya giderken, ülkesindeki bazı azınlıklara baskıları azaltarak kendilerini kurtarmak için son çırpınışlarını yaparken ama buna rağmen ülkesindeki baskı politikasını 1989'a kadar ısrarla devam ettirwen Bulgaristan Halk Cumhuriyeti, 15 Kasım 1990'da rejim değişikliğine giderek, demokrasiye geçti ve Bulgaristan rejimini ilan etti. (Bu arada ben de 7 Ocak 1990'da doğdum.Yani Bulgaristan'da her ne kadar sosyalist rejimin esnekliğe yöneldiği bir dönem de olsa, sonuç olarak ben de saosyalist bir ülkede doğmuş oldum 🙂 )
5-Süleyman Naimoğlu Türkiye'ye gelir gelmez, devlet görevlileriyle Turgut Özal'ın yanına gitmiştir.Bulgaristan'da yapılanları, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın yanında tüm Türk medyasına duyurduktan sonra, Turgut Özal Bulgaristan Türkleri ile daha yoğun bir şekilde ilgilenerek Türkiye ile Bulgaristan'ı neredeyse savaş noktasına getirdi.Türkiye'nin askeri gücünden Bulgaristan'ın korkması ve Bulgaristan'ın, Türkiye'yle savaş çıkması durumunda Türkiye'yi yenemeyeceğini bilmesi, Bulgaristan'ın ülkesindeki Türklerin Türkiye'ye göç etmesine izin vermesinde büyük etkisi oldu.
6-Dünya rekorları kıran Naim Süleymanoğlu'nun Bulgaristan'dan kaçıp Türkiye'ye gitmesi, Bulgarlar için çok büyük bir milli kayıp oldu.
7-Naim Süleymanoğlu'nun Türkiye'ye kaçması ile Türkiye tarihinin en büyük milli sporcularından birisini kazanmış oldu.
8-Naim Süleymanoğlu Türkiye'ye geldikten sonra en büyük başarılarını Türkiye adına sergilemiş oldu.
9-Türkiye Cumhuriyeti ve Türkler halteri tanımış (ne demek olduğunu) öğrenmiş oldu.
10-Naim Süleymanoğlu uluslararası olimpiyatlarda dünyaya neredeyse İstiklal Marşı'mızı ezberletti.
11-1980'lerde sağcı-solcu, Alevi-sünni diye toplumun birbirine düştüğü, kardeş kavgasının yaşandığı bir dönemde O Türkiye'ye gelip uluslararası olimpiyatlarda bizi temsil ederken, bütün Türkiye birlik olup evlerinde, işyerlerinde, kıraathanelerde ekran başına kilitlenip tekrardan birlik olmuştur.
12-Naim Süleymanoğlu, uluslararası olimpiyatlarda halter alanında, dünya rekorunun Türkiye'de olmasını sağlamıştır (Kırdığı rekorun üzerine çıkan olmamıştır).
13-Naim Süleymanoğlu'nun bu başarılarını okuyan ve izleyen kimseler, Naim'in azmini ve başarılarını örnek alıp kendisi, ailesi, sevdikleri, milleti, devleti ve insanlık için daha büyük işler yapma yolunda çalışmaya veya daha disiplinli çalışmaya başlamışlardır.
Film tam anlamıyla anlatılmak isteneni on numara beş yıldız olarak vermiştir.Milletimizin ve dünyanın genç neslinin (ben dahil), Naim Süleymanoğlu'nun sporcu kimliği dışında nasıl bir halk kahramanı olduğunu öğrenmesini sağladı.Şahsen ben de bunu bilmiyordum.
Başarılı yönetmen Özer Feyzioğlu (Tam adı Aydın Özer Feyzioğlu)'nun
başarılığı yönetmenliği ve senaryosunu Barış Pirhasan'ın ele aldığı, müziklerini Fahir Atakoğlu'nun yaptığı, Naim Süleymanoğlu'nu Hayat Van Eck'in canlansdırması ile Türkiye'de gelmiş geçmiş en iyi filmlerden, en iyi başyapıt eserlerinden biri olmuş bu film doğrusu.
Buradan başta yönetmen Özer Feyzioğlu'nu, senarist Barış Pirhasan'ı, müziklerini yapan Fahir Atakoğlu'nu, Naim Süleymanoğlu'nu canlandıran başrol oyuncusu Hayat Van Eck'i ve filmin diğer tüm oyuncularını, kameramanından, figüranına, ışıkçısından film setinde getir götür işlerini yapanına kadar, hatta ve hatta oradaki olayları film ekibine anlatıp senaryonun oluşmasına aracı olan Kırcaali'nin yerel Türk halkına kadar, bu filmin çekildiği tüm yerlerdeki emeği geçen herkese sonsuz teşekkürü bir borç bilir ve buradan hepsine selam ederim.
Ayrıca bu acıları hiç unutmayıp unutturmayacak olan tüm Bulgaristan Türkleri'ne, o dönemde Naim Süleymanoğlu'nun Türkiye'ye gelmesinde emeği geçenlere, bu millet adına sonsuz teşekkür eder, aralarında vafat etmiş olanlara Allah'tan rahmet diler, Turgut Özal'a sonsuz teşekkür eder ve Allah'tan rahmet diler, o dönemde Naim Süleymanoğlu'nu bağrına basan aziz Türk milletine de sonsuz şükranlarımı sunarım.
Tabi özellikle NAİM SÜLEYMANOĞLU'na, Bulgaristan Türkleri'nin sesi olup Bulgar zulmünü dünyaya duyurduğu için ve Bulgar zulmünün sona ermesini sağladığı için ona minnet borcumun olduğunu belirtmekle birlikte sonsuz teşekkür eder, Allah'tan rahmet dilerim.
Mekanın cennet olsun koca yürekli adam, nurlar içinde huzurla uyu.
Özetle Naim demek:
Naim Süleymanoğlu çok şey demektir aslında.Naim demek:Mücadele, kavga, ölüm-kalım mücadelesi, canını halkı için ortaya koymak, "özgürlük" diye haykırmak, halkına vefa, kurtarıcı, kahraman, azim, çalışma, başarı, özlem, Türklük, vatanperverlik, örnek olma ve dahası demek...
Fotoğrafın Alındığı Kaynak :
https://www.wikiwand.com/tr/Cep_Herk%C3%BCl%C3%BC:_Naim_S%C3%BCleymano%C4%9Flu#Naim #Süleymanoğlu #NaimSüleymanoğlu #Herkül #CepHerkülü #CepHerkülüNaimSüleymanoğlu #kahraman #film #CepHerkülüNaimSüleymanoğlufilmi
#TurgutÖzal #Türkler #Türkiye #cumhuriyet #TürkiyeCumhuriyeti #TC
#Atatürk